Modern bir şehre
Girer gibi giriyorum kalbine
Bense eski püskü
Yüklü bir at arabası
İlerliyorum
Uysal ve korkak
Bilgisizliğin acizliğiyle
Her adımda kaybolma telaşı
Kaçarken görünmekten ürküp
Suratımdan sıyrılıyorum
Çığlıklar atarak
Bir gökyüzü keşfediyorum
Kentinin seyrek saçlarında
Dolaşırken usul usul
Yüzünden yukarı doğru bak
Bir yağmur başlayacak
Muhakkak ki seninle beraber
Beni de ıslatacak
Bir deyiş arıyorum kendime
Kendimi bulacağım bir geçmiş
Geçmiş kirlenmeden
Temizlenmiyor muhakkak
Muhakkak ki en az
Bir suçlu da bulunacak
Bulunuyor istendiğinde
Bunun için biliyorum susarak
Bir hoşçakal ülkesinde
Acı suların aktığı yerlerden geliyorum
Adetler değişmedi burda henüz
Bayramlar, yeni şenlikler görmedim
Dolu dizgin bir güneş
Keyifle hiç batmadı üzerimde
Kuytu bir köşede
Seyrettim ufku hep
Bekledim yalnızca bekleyerek
Sıkılmadım sıkıntıdan
Durdum her daim muhakkak
Sabahlara kadar öylece
Dudağımı ısırarak
Neşe sesleri duyuluyor
Heves taşları örülü kaldırımlarda
Bir acemi çocuk gibi kalakaldım
Kendimi ele veriyorum
Utancımdan vurulmadan ellerini uzat
Boynun muhakkak kazancım olacak
Anıt bahçesi gibi yerleşmiş
Bir polis mezarlığı
Uzun sokağın en sonuna
Yerim orasıdır benim şimdi
Göğsündeki silahı sakince yere bırak
Becerikli hırsızsın fakat
Gönüllü bir memuru
Rehin aldığın muhakkak
Teselli istasyonlarında dostlarını
Kuru otlar üstünde koyunlarını
Arkasında dünyaları
Sığınaklarını bırakmış biri
Çırılçıplaklıkla korunuyordur muhakkak
Gece mavisi ışıklarının
Kötümserliğe uzanan binaların arasında
Belki de bir bildiği vardır
Bilmediği muhakkak